بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلْءَاخِرَةِ وَٱلْأُولَىٰٓ ٢٥

Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَىٰٓ ٢٦

Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.

– Diyanet İşleri

ءَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا ٢٧

(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.

– Diyanet İşleri

رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّىٰهَا ٢٨

Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.

– Diyanet İşleri

وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَىٰهَا ٢٩

O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.

– Diyanet İşleri

وَٱلْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ ٣٠

Ardından yeri düzenleyip döşedi.

– Diyanet İşleri

أَخْرَجَ مِنْهَا مَآءَهَا وَمَرْعَىٰهَا ٣١

Ondan suyunu ve merasını çıkardı.

– Diyanet İşleri

وَٱلْجِبَالَ أَرْسَىٰهَا ٣٢

Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.

– Diyanet İşleri

مَتَٰعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ ٣٣

Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.

– Diyanet İşleri

فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلْكُبْرَىٰ ٣٤

(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.

– Diyanet İşleri

يَوْمَ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ مَا سَعَىٰ ٣٥

(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu